1989-09-15 Milliyet Sanat (1)

80’lerde rock gruplarımız, basınımız ve TRT’miz…

“1980 sonrasında Türkiye’de…” diye başlayan bu öyküyü artık iyi biliyoruz. “Rock’n roll”ümüz için her eline kalem alanın bu malum girişinden sonra gruplarımızla yapılan bol resimli röportajları ve yazarın bir dahaki yazısının “teminatı” olacak soru işaretli finalleri de…

“Rock’n roll bir yaşam biçimi, bir oyun değil”, Mavi Sakal grubunun bir parçasından alınma. Mavi Sakal 1979’da Tarsus Amerikan Koleji’nde kuruldu. Grubun solisti Cevdet, 1965 ABD doğumlu. Altını çiziyorum, ABD doğumlu sözünün “Neden şarkı sözleriniz Türkçe yazılıyor?” diye sorduklarında, grubun yanıtı “Çünkü, Türk toplumunda yaşıyoruz ve Türkçe hissediyoruz” olmuş. Oysa, Cevdet sahnede “Rock’n roll is a life style, it isn’t a play” diye bağırsa, bu cümlenin telaffuz ve vurgulamasını İngilizce söylemeye çalışan birçok grubumuzun solistinden daha iyi yapacaktır. Amacım, grupların bir kısmının şimşeklerini üzerine çekmek değil, sadece dünya piyasasına girme kaygısı taşıyanlara daha önce yaşadıkları bölgenin piyasasını ele geçirmek zorunda olduklarını hatırlatmak. Toplumumuz henüz İngilizce parçaları tüketecek düzeyde değil.

30 Mayıs 1980. Beyoğlu Fitaş Sineması’nda yeni kuşak rock grupları konserlerini peş peşe sıralamakta. Dönemin grupları Whisky, Devil, White Cheese, Danger, Asım Can Gündüz ve daha birçokları, İstanbul sokaklarında kamyonlarla kızları gezdirerek, gazetelerde “Babaannesini getiren bedava girer” çağrıları yayımlayarak sinema salonlarını ve Açıkhava Tiyatrosu’nu dolduruyor. Bu arada Skull, Axe gibi birkaç grupla rock’n roll Ankara’da da başlar. Ankara Fen Lisesi’nde kurulan “Skull”, çalışmalarını daha sonra Hacettepe Tıp Fakültesi’nde “Dr. Skull” olarak sürdürür. “Dr. Skull” için “Rock the School, Roll the Teacher”dır.

İstanbul’da 1982-1984 arası kısa bir sessizlik olur. Sessizlik sadece konser salonlarındadır. O sırada rock, bir ampli ve bir elektro gitar edinen “Hippi kılıklı, karı gibi küpe de takmış”ların odasında gelişip oradan da apartmanın merdiven boşluklarına sıçrar. Neye uğradıklarını anlamayan komşular hemen telefona yapışıp bu beleş konseri kaçırmamaları için karakoldan memurları da davet ederler. 84’ün sonlarına doğru Speed adlı bir soft rock grubu, apartman sakinlerini rock’tan yoksun bırakacak adımı atar.

Rock’ın “Çatı”sı
Speed Müzik Üretim Merkezi kurulur. Burada saati 500 TL’den yapılan provalarla İstanbul’un özellikle Kadıköy yakası grupları rahat bir soluk alır. Bir davul takımı, iki gitar amplisi ve ses izoleli bir yerleri vardır artık. Gerçi insnalar çok samimi bir pozisyonda ve kafayı tavana vurmamak için iki büklüm oluyorlardır ama, hiç önemli değildir. Burada yapılan provalar ve fon kağıtlarına elle yapılan afişlerle 24 Aralık 1984’te Zincirlikuyu Hodri Meydan Kültür Merkezi’nde Speed, Problem ve Deşarj’ın konseri gerçekleşir. Daha sonra burası, gruptakiler tarafından birisine hiç karşılıksız devredilir ve Speed grubu dağılır. O birisi, yanına “Kolon” müzik grubunu alır ve “Çatı Müzik Stüdyosu”nu çalıştırmaya başlar. İki ay sonra kapanır “Çatı”.

86’nın Şubat’ında Bahariye’de bu kez bir apartmanın bodrum katında ikisi müzisyen, birisi ressam dört kişi tarafından “Çatı” yeniden kurulur. Çalışmalarını müzik provaları ile sınırlandırmaz. Çeşitli rock gruplarının, giderlerini karşıladığı karma “Rock Art” sergilerini de organize eder. Sergilere, Marmara ve Mimar Sinan üniversitelerinden Güzel Sanatlar öğrencilerinin yanı sıra, piyasada ad yapmış ünlü sanatçılar da katılır. Bu sergilerin ürünlerinden meydana gelen “Rock Art” adlı bir dergi “Stüdyo İmge”nin yardımları ile 1000 adet basılır (tek sayı).

Bursalı bir sanatçı olan İlhan İrem ve arkadaşı İsmail Uçkan’la birlikte Çatı, Rock’n roll’u Bursa’ya taşımak üzere bir konser düzenler. Organizasyonun adı “1. Bursa Rock Festivali”dir. 21 Temmuz 1986’da Akbaba, Kolon, Mavi Sakal ve Mu grupları ile gerçekleşen bu festivalin ardından, iki tane daha “1. Bursa Rock Festivali” yapılır. 86 sonunda Çatı’nın kadrosu dağılır ama Çatı’ya bir şey olmaz. Bir bayrak gibi el değiştire değiştire bugüne kadar gelir.

İMÇ’nin Üvey Çocukları
Yeni kuşak (80 sonrası) rock grupları içinde ilk kez “Aqua”, “Güneşte Dolaşmak” adlı soft rock türünde, Türkçe sözlü kasetini 86’da piyasaya çıkarır. Ardından Meridian, Whisky, Devil, Eurovision’un başarılarından sonra, arkalarına Melih Kibar’ı alarak Klips ve ilginçtir, Muğla’dan Örümcek adlı bir grup, kasetçi raflarının en uzak köşelerinde yerlerini alırlar. 88 yazında Sky Product ve İlhan İrem’in çalışmaları sonucu Klips, Meridian, Mirage, Ra, Sadaks, Seth, Soft-Art, T.A. adlı grupların İngilizce sözlü parçalarla bir araya geldikleri “Değişim Rüzgarları” adlı kaset piyasaya çıkar. Sky Product ve ilhan İrem ortaklığının ilk ve son çalışması olur bu. Son olarak Yankı Plak ve Hey dergisinin 87’de ortaklaşa düzenledikleri, sonra da rafa kaldırıp tozlanmaya bıraktıkları bir projeyi Çatı Müzik Stüdyosu, Akbaba ve Limited’in birer parçalarını vererek tekrar canlandırır. 89 başında piyasaya çıkan “Hey Boys” adlı bu kasetin de ticari başarısı diğerleri gibi düşük olur. Kasetlerin satışlarındaki başarısızlığın en büyük nedenlerinden biri de kaset kapaklarının berbatlığıdır. Rock gruplarının çalışmaları ile ilgilenen kaset yayıncılarının burada kulağını çekmek gerekiyor. Ksaet kapakları, yabancı dergilerden çalıntı illüstrasyonlarla ya da baştan savma grafik düzenlemelerle yapılmaz. Nasıl yapılacağını öğrenmek isteyen varsa Küçük Emrah’ın “Sevdim” adlı kasetini alıp inceleyebilir (sonra da utanır).

Sakın, Küçük Emrah deyip de geçmeyin, bu sonbahar Almanya’da yapılacak olan Berlin Rock Festivali’nde Türkiye’yi temsil edecek olan “rakçı”dır, Küçük Emrah… “Başkaldırının müziği”ne “Boynu bükükler”le gideriz de, elimizden bir şey gel-

(yazının devamı henüz elimizde değil ne yazık ki…)

Yorum yap: