Parmağınız veya fare imleciniz ile sağa-sola kaydırarak olaylar arasında geçiş yapabilirsiniz.
Bu arada kitabımızı okudunuz mu?
Rock the Nations Open Air Festival
Rock’n Coke ve Barışarock festivalleri arasındaki tartışma sürerken metalciler tarafından metalciler için festivaller de gerçekleştiriliyordu. Emre Alkoç’un başında bulunduğu RTN Promotions tarafından 29 Haziran 2003’te Maslak Venue’de Rock the Nations festivalinin ilki düzenlendi. Kadro nicelik olarak şimdiye dek konuştuğumuz festivallere göre sınırlı olsa da her biri heavy metal dinleyicilerini mest edecek yabancı grup seçimleri vardı. Ancak organizasyon esas şovunu sonraki yıl yapacaktı, sanki 2003’teki festival nabız yoklama amaçlıydı.
Oradaydılar:
Almora Antisilence Dio Kreator Opeth Radical Noise Rotting Christ Andreas Lagios Christian Giesler Costas Vasilakopoulos Doug Aldrich Emre Şahin Erdem Çapar Georgios Tolias Jimmy Bain Jürgen Reil Kerem Onan Martin Lopez Martin Mendez Mikael Akerfeldt Mille Petrozza Peter Lindgren Ronnie James Dio Sakis Tolis Sami Yli-Sirniö Scott Warren Simon Wright Soner Canözer Themis TolisSlayer konseri
1 Kasım’da İstanbul Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek olan konser aynı zamanda 1998’in son yabancı konseri olacaktı ancak bundan kimsenin haberi yoktu. Çünkü Slayer konserini organize eden Majör Müzik Organizasyon tarafından 25 Kasım için duyurulan Motörhead konseri bilet satışlarının inanılmaz düşük miktarda olmasından ötürü henüz iptal olmamıştı. Diğer yandan Slayer’a o dönemki turnesinde Entombed, Sepultura ve System of a Down eşlik ediyordu. Takvimi Türkiye’ye uyan bir tek System of a Down vardı, ancak süregelen Türk-Ermeni gerginliği ve grubun uzlaşmadan yana olmayan tavrı İstanbul’da Slayer’dan önce çalmasına engel oldu. Böylece Slayer Atina’dan İstanbul’a rötarlı bir şekilde geldi. Slayer için de bir karşılama komitesi Atatürk Havalimanı’na gitmişti. Burada Hicri Bozdağ grubun fotoğraflarını çekti, Kerry King memleketten dönüyor gibi koltuğunun altında bir koliyle uçaktan inmişti.
Konser saati geldiğinde Slayer sahneye yeni albümleri “Diabolus in Musica” içerisinde bulunan “Bitter Peace” şarkısını çalarak çıktı, şarkının sonu ara verilmeden yine bu albümden “Death’s Head” parçasına bağlandı. Böyle bir girişin ardından sessizlik oldu ve Tom Araya ilk anonsunu “Hi, we are Slayer from US!” şeklinde yaptı. Ardından eski şarkılar arka arkaya sıralandı: “Evil Has No Boundaries”, “Hell Awaits”, “Die By the Sword”… Az ve öz anons yapan Tom Araya, birkaç şarkı sonraki ikinci anonsuna başlamadan önce birkaç saniye kalabalığı süzdü. O sırada seyirciden “Black Magic” tezahüratları geliyordu. Bunun üzerine Tom Araya’nın anonsu “Biz ne çalarsak onu dinleyeceksiniz” oldu. Burçlardan bahsedip “Gemini” şarkısına geçti. “War Ensemble” şarkısının ardından Tom Araya az evvel biraz alınmış olan seyircilerin gönlünü alacak şekilde “Eğer siz plaklarımızı almasaydınız burada olmazdık!” deyip teşekkür etti. Kapanışı “Chemical Warfare” ile yaptılar ve ardından “Mandatory Suicide” ve “Angel of Death” parçalarını çaldıkları bis bölümüyle seyirciler tarafından uğurlandılar. Grup konserden sonra pek oyalanmadan, toplamda İstanbul’da sadece on bir saat kalmış olarak yoluna devam etti. Onlar için sıradaki durak İtalya idi.
Iron Maiden konseri
Vokalde Bruce Dickinson yerine Blaze Bayley’in olması ve son albümün eleştiri oklarını toplaması heyecanın tavan yapmasına mani olmadı. Aralarında Doğu Yücel, Çağlar Neçelik, Akay Basalak, Tayfun Altınbaş ve dünyanın bir numaralı Destruction hayranı Bulgar Orhan’ın bulunduğu dinleyici topluluğu grubu karşılamak üzere Atatürk Havalimanı’na gittiler. Doğu Yücel yanında kamera getirmişti, böylece karşılama anları kaydedildi, topluluğun heyecanı görüntülere yansıdı.
7 Eylül Pazartesi günü saat 16:00 civarında The Marmara Oteli’nde konser için bir basın toplantısı gerçekleşti. Soruları daha çok Steve Harris, Blaze Bayley ve Nicko McBrain cevapladı. Soru-cevap faslından sonra kokteyl havasında geçen imza dağıtma faslında çoğunluk Steve Harris ve Nicko McBrain ile ilgileniyordu, Blaze Bayley köşede yalnız kaldı. Dave Murray ve Janick Gers ise toplantının ardından salondan çıkmıştı. O esnada otelin dışında da Iron Maiden hayranı kalabalık birikmişti, tezahüratlar yapılıyordu.
Nihayet konser başladığında içeride dört bin kişi vardı. Steve Harris Türkiye milli takımının formasını giyerek sahneye çıktı. Açılış “Futureal” gibi tempolu bir şarkıyla olunca hem grup hem de seyirci coşkulu bir başlangıç yaptı. İlk gün on dokuz şarkı çalan grup, ikinci gün fazladan “The Clairvoyant” şarkısını çalarak 8 Eylül’de gelenlere sürpriz yaptı. “Heaven Can Wait” şarkısında her Iron Maiden konserinde olduğu gibi bir grup seyirci sahneye çağırıldı ve beraber koro olarak gruba eşlik ettiler.
Non Serviam 2. Sayı
Non Serviam’ın ikinci sayısı ilkinden iki ay sonra çıktı, bu da derginin periyodu Laneth’in aksine iki aylık demekti. Çağlan Tekil’in yanında Laneth döneminden birçok yazar geri geldi. Yerli gruplardan Deimos ile röportaj yapıldı, Türkiye’den grupların yurtdışı ile ilişkileri incelendi, Nightfall öncesi çıkan Pagan’ın performansı değerlendirildi.
İlgili olaylar:
Nightfall ve Pagan konseri
Ekim 1997’de Rotting Christ konseriyle geri dönüşünü ilan eden Çağlan Tekil, fazla vakit geçirmeden arkadaşlarıyla beraber bir başka konser daha düzenledi. Konuk yine Yunanistan’dan oldu, gotik metal grubu Nightfall ayarlandı. Nightfall öncesi sahneye çıkacak yerli grup ise 1995’te kurulmuş olmalarına rağmen ilk konserlerini verecek olan black metal grubu Pagan idi. 1 Şubat konserin günü, El Nino Club ya da diğer ismiyle Orta Kemancı ise konserin mekanıydı. Kapılar 15:30’da açıldı, yarım saat sonra banttan müzik yayını başladı. Saat 17:05’te başlayan Pagan performansı ile birlikte bu konser Türkiye’de zamanında başlayan nadir konserler arasına girdi. Sahneye simsiyah kıyafetlerle çıkan grup üyeleri arasında bir istisna bas gitarda o dönem geçici olarak bulunan Asafated ve Nekropsi basçısı Cenk Turanlı’nın rahat giyimiydi. Pagan sahneye çıktıktan yaklaşık elli dakika sonra Nightfall grubunun sırası geldi. Halen daha Rotting Christ etkisi altında kalan Çağlan Tekil, Nightfall’un performansını yetersiz buldu, davul haricinde birçok noktayı vasat olarak değerlendirdi. Şebek dergisi adına bu konseri yazan Arda Turaç ise grubun vokalisti Efthimis Karadimas ile yüz yüze sohbet etmenin de duygusallığı ile grubun performansından tam tersine büyülenmişti. Ses sistemi dışında bir eleştirisi olmadı. Öte yandan Çağlan Tekil Nightfall esnasındaki ses sistemini iyi bulmuştu.
İlgili olaylar:
Non Serviam 1. Sayı
Çağlan Tekil’in 1996-1997’deki askerlik dönüşü sonrası Rotting Christ konserini düzenledikten sonra giriştiği yeni dergi projesiydi Non Serviam. İlk sayıyı neredeyse tek başına çıkardı, ona en çok Güzin adlı arkadaşı yardım etti. İçeride ayrıca Ufuk Önen ve Özlem Kumrular’ın da imzaları bulunmakta. Çok okunaklı değil ama son sayfalardaki “Neden Laneth Diil?” başlıklı yazı 80’lerin sonlarından Laneth’in kuruluşuna kadar geçen süreyi çok güzel aydınlatıyor. Non Serviam ikinci sayısıyla birlikte kalabalıklaştı ve Laneth ile kesişim kümesi bulunan bir ekiple 26 sayı kadar sürdü.
Rotting Christ konseri
DNA’de devam eden tadilatlar bitmediği için bu konser Alt Kemancı’ya taşındı. Başta klavyeci Georgios Tolias sahneye çıkıp seyirciye bir intro sundu, ardından diğer grup üyeleri de gelip girişi “Sorrowful Farewell” ile yaptılar. İçeride yüksek bir coşku ortamı oluşmuştu. Ancak aksilikler devam etti. Amfi trafosu yandığı için konser yarıda kesildi, o düzeltilince mikser ısınıp kendini kilitledi. Soğuyup tekrar açılması yaklaşık on dört dakika sürdü, seyirci de o süre boyunca konserin devam etmesini bekledi. Sorunlar düzelince grup performansından bir şey kaybetmeden sahnesine devam etti ve bis bölümünde “Non Serviam” ve “Among Two Storms” şarkılarını çalarak İstanbul seyircisiyle gelecekteki konserlere dek vedalaştı. Organizasyon ekibi, Rotting Christ ve Century Media adına bir yandan Pentagram ile “Anatolia” albümünün dağıtımı ile ilgili görüşmeye, diğer yandan Rotting Christ’ı izlemeye gelen Andy Ernst, başarıyla tamamlanan konseri kutlamak için meyhaneye gidip fasıl ve rakı eşliğinde masaya oturdu.
Pearl Jam konseri
19 Kasım günü Dünya Ticaret Merkezi’nde Ahmet San organizasyonuyla gerçekleşen Pearl Jam konseri grubun “No Code” albümü turnesi dahilindeydi. Konser için aşırı oryantalist bir poster hazırlandı, ancak bilet “No Code” için hazırlanan bir imajı içeriyordu. Posterde Fastbacks ismi de dikkati çekiyordu, Pearl Jam’den önce memleketi Seattle olan punk grubu sahne aldı. Mekan konser için uygun değildi, hangar şeklinde bir yerdi ve akustiği dinleyicilere zor anlar yaşattı. Ancak oldukça geniş olduğu görülen mekan en arka duvarına kadar dolmuştu ve binlerce seyirci Pearl Jam şarkılarına eşlik etti. Toplamda on dokuz şarkı çalan Pearl Jam, buna ek olarak bis için tekrar sahneye çıktığında “Who You Are”, “State of Love and Trust”, “Once”, “Smile” ve “Porch” adlı şarkıları çaldı. Seyircinin yoğun isteğine rağmen “Black” şarkısı konserde yer bulamadı.
Agathocles ve Radical Noise konseri
O zamana dek sayısız split albümde farklı gruplarla aynı bandı paylaşan Agathocles, bir konser için İstanbul’da bulunuyordu. 9 Mart’ta Radical Noise ile beraber Bomonti’deki Staras Stüdyoları adlı hangarvari mekanda konser verdiler.
Pentagram Danimarka’da
Pentagram da üç adet konser vermek üzere 21 Nisan’da Danimarka yolcusuydu. Ancak seyahatleri üç adet konser için biraz uzundu, yaklaşık bir ay boyunca orada kaldılar. Aslında oradaki bir Türk kültür derneğinin katkılarıyla bu organizasyon gerçekleşmişti. Kafilede Pentagram’ın yanı sıra Tarık Akan gibi ünlü isimler, halk oyunları, Karagöz ve Hacivat oynatan bir çift de bulunmaktaydı. Pentagram’ın İskoçyalı heavy metal grubu Nazareth ile konser vermesi için bir organizasyon ayarlanmıştı ancak Nazareth tarafında ortaya çıkan hastalık durumları sebebiyle Pentagram için başka konserler organize edildi.
Bu konuk performans sonrasında Danimarka’daki ilk gerçek konser, sokaktaki postere göre 27 Nisan’da, 26 Haziran tarihli Rock Kazanı’ndaki Cenk Ünnü imzalı yazıya göre 30 Nisan’da Kopenhag’ın göbeğinde bulunan Backfisch adlı mekanda gerçekleşti. İkinci konser ise 6 Mayıs’taydı, bu sefer mekan yine Kopenhag içerisindeki Stengade adlı, bugün de varlığını sürdüren canlı müzik mekanıydı. Son konseri ise Mayıs ayının bilinmeyen bir gününde Kopenhag’a birkaç saat uzaklıktaki Esbjerg kentinde verdiler.
Pentagram konseri
Pentagram da yavaş yavaş “Trail Blazer” dönemini sonlandırma ve geleceğe bakma çabasındaydı. Bu motivasyonla “END OF THE TRAIL” başlığını 11 Şubat’ta Levent’teki Concert Hall’da vereceği konserin afişine yerleştirdi. Bu konser öncesi Metin Türkcan’ın eli sakatlandığı için Mr. Cat gitarcısı Onur Pamukçu Pentagram’a gitarda destek verdi.
Die Toten Hosen ve Dr. Skull konseri
Dr. Skull, “Rools 4 Fools” sonrası konser verememe durumuyla “Hershey Yolunda!?” sonrası karşılaşmadı, albüm sonrası İstanbul Açıkhava Tiyatrosu’nda Almanya’dan punk grubu Die Toten Hosen öncesinde sahneye çıkma imkanı buldu. Aslında yaklaşık üç yıldır konsere çıkmıyorlardı. Uzun bir aranın ardından 17 Haziran günü sahne alan grubun saat 20:00’de sahne alması öngörülüyordu ancak konser her yerde saat 21:00’de başlayacak şeklinde duyurulmuştu. Keza arşivimizdeki konser ilanında Dr. Skull’ın adı bile geçmiyor, sadece Die Toten Hosen ilan ediliyordu. Seyirciler saat 21:00’e göre geleceği için Dr. Skull az seyirciye çalma ihtimaliyle karşı karşıyaydı. Bunun bilincinde olan grup, sahneye saat 20:00’de çıkmayı reddetti. Böylece program sarktı, askerden yeni dönen kısacık saçlı Aptülkadir Elçioğlu’nun sunuşuyla Dr. Skull saat 21:00’de tam seyirciye çaldı. Sadece yeni albümden şarkılar çalan grup, eski albümden şarkı bekleyen dinleyicilerini hayal kırıklığına uğratsa da, oldukça beğenilen bir performansa imza attı.
80’lerin başlarından beri müzik yapan ve davulcu haricinde tamamen orijinal üyelerden oluşan Die Toten Hosen de etkileyici bir sahne şovuyla dinleyicilerin karşısına çıktı. Yeni çıkan ve kısa sürede popülerleşen şarkılarından “Kauf Mich” oldukça keyifli anlara sahne oldu. “Jürgen Englers Party”, “3 Akkorde für ein Halleluja!”, “Hier kommt Alex” gibi diğer popüler şarkıların yanı sıra “Learning English, Lesson One” albümünden icra şarkılar, “Love, Peace & Money” albümünden İngilizce bestelerini çaldılar. Ancak konserin sonlarına doğru rezillikler silsilesi yaşanacaktı. Her konserinde seyirciyi sahneye çağıran ve hep beraber şarkı söyleyip eğlenen grup, İstanbul seyircisini sahneye çağırdığında sahnenin yağmalanışına tanık oldu. Gitarları zor kurtaran grup, zil ve on sekiz mikrofonun çalınıp on bir bin Mark zarar yazılmasına engel olamadı. Açıkhava Tiyatrosu’nun koltukları da kırılmıştı.
Rock Market’te Whisky belgeseli
15 Nisan’da TRT’deki Rock Market programı için Şener Yıldız bir Whisky belgeseli hazırladı. Whisky üyelerinin konuk olduğu röportaj dakikalarının yanı sıra performans görüntülerinin de ekrana geldiği programda grubun üç kişi olması dikkati çekiyordu. Arif Deniz Toker 27 Şubat’ta askere gittiği için gruba bu çekimlerde katılamamıştı.
Aktüel dergisinde death metal haberi
Aktüel dergisi “Ölülerle coşan çocuklar!” başlığıyla death metalcileri haberleştirdi. Muhabirler Ruhat Canveren ve Leyla Olça Küpeli, yanlarına “Parkinson” Şeref Görülmüş ve iki genci alarak İstanbul’da bir gayrimüslim mezarlığına gidip kemikler ve kuru kafalar eşliğinde röportaj yaptılar. Röportaj, derginin okur kitlesini şok edici hikayelerle başlıyordu. Çığlıklar atarak mezar taşı tekmeleyen, elleriyle mezar kazan, çıkan kemikleri fırlatan bunları yaparken küfürler savuran bir özne tasvir ediliyordu. Ardından bu özne, kazdığı mezarın üzerine yatarak günü sonlandırıyor, uykuya dalıyordu.
Death metal fanatikleri için böylesi bir korku hikayesi yazan muhabirler, röportaj yaptıkları topluluğun yaşam tarzını haber boyunca anlatıyorlardı. İlginç bir şekilde bizzat kendileri bu topluluğu yargılamaktansa, yargılama işini okurlara bırakıyorlardı. Bu konuda okurların ürkmesi oldukça kolay: Kurukafa ve kemiklerle oyuncak gibi oynayan gençler, yazı içerisinde hikayeleştirerek anlatılan ritüeller, “Bazen, insan yemek istiyorum” ve “Bu dünya iğrenç” gibi şok edici başlıklar ortalama bir Aktüel okurunu rahatsız edecek unsurlardı. İlginç olmasının sebebi, yazı içerisinde bütün bu çarpık rutin ve düşünceleri rasyonelleştiren bir tonun da bulunmasıydı. Buna göre death metalciler bütün bunları cesetler artık ölü olduğu ve hiçbir acı duymayacaklarını bildikleri için yapıyorlardı.
Deathroom, Dimensions, Scarecrowe, Witchtrap konseri
Erotik filmler oynatmasıyla bilinen ve ilerleyen dönemde yıkılacak olan Beşiktaş Yıldız Sineması’nda Tayfun Altınbaş’ın organize ettiği konsere Deathroom , Dimensions, Witchtrap ve Scarecrowe çıktı. Organizasyon kısmına Dimensions da dahildi ve akıllarında yerli grupların şarkılarının bulunduğu toplama bir kaset çıkarmak vardı. Bu sebeple birbirinden farklı tarzlar bir araya getirilmişti: death metal (Deathroom), grunge (Dimensions), black metal (Witchtrap) ve rock (Scarecrowe). Konser aralarında banttan çalan şarkılarda da Depeche Mode’a varan bir çeşitlilik söz konusuydu. Sinemanın konser sonrası aldığı hasar sebebiyle organizasyon zarar etti ve kaset projesi rafa kalktı.
Scorpions konseri
16 Eylül’de İzmir Alsancak Stadı’nda konsere çıkan Scorpions, ertesi gün de İnönü Stadyumu’nda sahne aldı. Bu iki konserin bilet ve ilanlarında Ahmet San yerine sırasıyla İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı imzası bulunuyordu. Bu seferki yerli ön grup Nuhun Gemisi oldu. Grup İnönü Stadyumu’ndaki bu konsere Yiğit Aral (davul), Kerem Tüzün (bas), Esat Sürek (gitar), Cenk Tuna (klavye) ve Nuh Okatan (vokal) kadrosuyla çıktı. Scorpions’a sıra geldiğinde grup bir enerji patlamasıyla sahneye çıktı, konser boyu bu enerji devam etti. Eski gitaristleri Michael Schenker’in çıkıp grupla beraber “When the Smoke Is Going Down”, “Always Somewhere”, “Under the Same Sun” ve “Holiday” şarkılarını çalması seyirci için büyük bir jest oldu.