31 Mart 1984

Asım Can Gündüz Konseri

1 Nisan’da konserin tekrarı yapıldı.

Yorum yap:

Sonraki 5 olay:
,
7 Nisan 1984

Leopar Konseri

Önceki ay Whisky konserinde seyircilerin arasında yer alan Grup Leopar elemanları, 7 Nisan gününde bu isimle ilk defa sahneye çıktı. Cem Fırat (vokal), Aslan Demir (davul), Erman Murat (bas), Talat Çerman (ritim gitar) ve Turgay Çevikkan’dan (solo gitar) oluşan grup Hey dergisinden bol miktarda eleştiri topladı. Gruba üç kadından oluşan bir vokal topluluğu eşlik etmekteydi. Farklı tarzlarda besteler çaldılar. Mesela “Yaşamıyorum”, “Unutmadım”, “Dünyayla Anlaşamıyorum” ve “Seni Hatırlarım” pop tarzındayken, “Sevgiye” ve “Gelecek Günler” folk usulü bestelenmişti. Bunları pop-arabesk tadındaki “Bedbaht” ve “Al Canımı Allah’ım” şarkıları izledi. Konseri izleyen Asım Can Gündüz’e “Nasıl buldun konseri?” sorusunu yönelten Hey muhabirinin aldığı cevap “Daha bulamadım abi” idi. Konserin ikinci yarısında şarkılar devam etti: “Leopar”, “Yıkılmaz adam”, “Severek Yaşayalım”, “O günler” ve “Gel”. Grubun tarzındaki bu çeşitlilik örneğin bir Asım Can Gündüz gibi bilinçli bir varyete olarak düzenlenmemişti, daha ziyade kararsızlıktan kaynaklanıyordu. Öyle ki vokalist Cem Fırat “Türümüzü dinleyici belirleyecek ve biz o türe yöneleceğiz” şeklinde bir demeç verdi. Konser sonunda Asım Can Gündüz’e konseri bulup bulamadığını sorduklarında Asım Can Gündüz “Üç güzel vokalist kız buldum abi, bana nota öğreteceklermiş. Şimdi yanlarına gidiyorum” cevabını verdi.

1984-04-10 Cumhuriyet foto
10 Nisan 1984

Avcılar Tayfası gazetede (2)

Birkaç hafta önceki Taksim röportajının ardından Avcılar Tayfası’ndan heavy metal dinleyicileri bir kere daha gazetede fotoğrafla yer aldılar. Yazıda ise İstanbul’un farklı çevrelerinden isimlerle soru-cevaplar var. Gazetenin cımbızladığı cümlelere göre henüz heavy metal bir hayat tarzı olarak değil, gelip geçici bir heves olarak görülüyor dinleyiciler tarafından. Örneğin yazının şu kısmı biraz üzücü: “Batıda, topluma tepkiler, bu toplumun içinde, ama kurulu düzeni ve ilişkileri reddeden; bu anlamda toplum-dışı ilişkilerin üretildiği ‘alt kültürlerin’ oluşmasına yol açıyor. Oysa, Türkiye’de ‘Avrupalı yaşıtlarına benzemeye çalışan’ gençlerin ‘toplum-dışılıkları’ yalnızca giysilerde. Heavy Metalciliği ‘yaş icabı’ olarak değerlendiren bu gençler ‘büyüdüklerinde’ ailelerinin, toplumun kendilerinden beklediği konumu kabul etmeye hazırlar.’

14 Nisan 1984

Yeni Asır gazetesi haberi

80’lerde basın gençlere, özellikle heavy metal dinleyicilerine “tedavi edilmesi gereken insan” hassasiyetiyle yaklaşıyordu. 90’larda Whisky grubunun menajerliğini üstlenecek olan, 80’lerde ise Whisky hakkında çokça haber yapan Bülent Şar’ın kaleme aldığı ekteki yazı oldukça “korumacı ebeveyn” tavrında. 

Oradaydılar:
1984-04-28 Devil konseri Mehdi Bulut Yüksel Öksüz Veysel Barışsever
,
28 Nisan 1984

Devil Konseri

Devil, Nejat Tekdal’ın da dönüşüyle 6 kişilik klasik kadrosuna ulaştı ve bu kadroyla 28 Nisan’da Fitaş Sineması’nda bir konser verdi. Solo konserin biletleri altı yüz ila yedi yüz lira civarında satıldı. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre grup iki bin watt ses ve yüz bin watt ışık gücü sunan tesisatla sahneye çıktı. 1 Mayıs’ta yayınlanan Günaydın gazetesi konsere “Para kazanmak için çaldılar 400 bin lira zarar ettiler” başlığıyla yer verdi. Konserden ötürü edilen zarar hakkında Sabahattin Taşdöğen “8 milyon lira tutan ses ve ışık düzenimiz var. Sahnede en güzel gösteriyi biz yapıyoruz. Buna rağmen son konserimizi 400 bin liralık zararla kapattık” derken, menajer Gülhan Öktem’in “Konserlerimizden hep zarar ediyoruz” sözleri gazete sayfasından aktarıldı. Günaydın gazetesi tüm bunların üzerine mesnetsiz bir iddiada bulunarak “Devil grubunun üyeleri (…) bundan sonra pop müzik yapacak” yazdı. Aslında grup üyelerinden bazılarının para kazanmak için bireysel olarak rock tarzının dışında müzikler icra ettiklerini görmek mümkün. Örneğin Sabahattin Taşdöğen 80’li yıllarda ek gelir olması amacıyla arabesk orkestralarıyla programa çıktı.

,
4 Mayıs 1984

Açıkhava Rock Festivali Basın Toplantısı

13 Mayıs 1984’te yapılan Açıkhava Rock Festivali’nden 1 hafta önce aynı mekanda basın toplantısı yapıldı. Etkinliği düzenleyenlerin arasında Asım Can Gündüz, festivalin sunucusu ise Baykal Kent olunca toplantının öne çıkan özelliği yeme-içme menüsü oldu. Basın toplantısı raporunu festivalin ardından “Şarabı içtiler, Açık Hava’yı çöplüğe çevirdiler!” başlığıyla yayınlayan Hey dergisinin ilgili sayfasında yer alan bilgilere göre Sabahattin Taşdöğen ile Asım Can Gündüz arasında bir sürtüşme ve dargınlık olduğu, ancak aradaki buzların bu basın toplantısında eridiği anlaşılıyordu. Fakat Sabahattin Taşdöğen bu sefer Çetin Cengiz Dans Grubu ile bir tartışma içerisine girdi. Bu tartışmayla soğuyan hava Asım Can Gündüz ile Baykal Kent’in esprileri ve yeme içme yarışı ile tekrar ısındı. Asım Can Gündüz iki buçuk şişe şarap ile günün içme rekorunu elde ederken, yeme şampiyonu on altı içli köfte, yirmi çiğ köfte ve on tane lahmacunu Hey dergisinin deyimiyle “bir çırpıda hiç eden” Baykal Kent oldu. Bu arada Hey dergisinin bu sayfadaki spot yazısında geçen “Başta Asım Can Gündüz olmak üzere kız rock müzikseverler bile o gün şarap şişelerini ellerinden düşürmediler” cümlesi dönemin basınındaki didaktik ve ayrımcı eğilime örnek vermek açısından dikkate değer.

Bu sıra bitti. Tekrar sıralayalım: Baştan sona Sondan başa